Ana Sayfa
Özgeçmiş

Yazılarım Üzerine Söyleşi

Metnin Edebî Niteliği

Bir düşüncenin, aklınızdan geçenlerin; hülâsa, diğer insanlara aktarmak istediklerinizin yazıya dökülmesi öyle zor bir iş değildir. Alırsınız kalemi elinize başlarsınız yazmaya. Yazım kuralı, imlâ ve sair, hiçbir şeye takılmadan çalakalem yazarsınız. Yanlışları ve diğer aksaklıkları sonradan elinizden geldiğince düzeltirsiniz. Meselâ, başlık koyarsınız ilk satırın üstüne, bir yazı olur; al sana bir yazı. Ancak bu yazı, kendinizin yazıp okuyacağınız bir yazıdır. Özel olarak ilgili eğitiminiz, üstüne deneyiminiz de varsa çalakalem yazınızda fazlaca aksaklık olmayacağından yazı sonunda düzeltmelere de çok ihtiyaç olmaz. Ama yine de `gözden geçirilmelidir der´ işi bilenler. Aslı, gözden geçirme işini bilen bir kişinin yapmasıdır. Yazıyı gözden geçiren kişi, aktarılmak istenen düşüncenin özüne ve anlamına dokunmadan ana ve alt başlıkları belirler, alt başlıkların altındaki metinlerde dahi buna uyarak yazıya giriş, gelişme ve sonuç olarak genel bir biçim verir.

Bunları biliyorum.

Öte yandan düşüncelerimi aktaran dilime, dilimi aktaran kalemime hakimiyetimin sınırlı olduğunu da biliyorum. Çünkü yazı yazmak; eğitim mi desem, yetenek mi desem, bilemedim; belki her ikisinin de içinde olduğu uzun, sabırla geçirilecek yıllarla ölçülen bir süreç ile bu süreç içinde kazanılacak deneyimler ister. Hasılı, öyle, yalancı pehlivan gibi `soyundum güreştim´ olmaz; olur, seyirciniz olmaz. Ne yazık ki ne kadar özenle gözden geçirsem de yazılarım `çalakalem´ intibaı bırakıyor birçoğunuzda. Ama gelin görün ki kendime göre çok önemli bulduğum düşüncelerimi de aktarmam lâzım. Bu nedenle daha baştan, ilk satırlarda sabırla okumanızı diliyorum biraz uzun yazılarımı.

Metnin Denizle İlgisi

`Bazı yazılarının denizle ilgisi yok, ama bağlamaya çalışmışsın´ diyen bazı dostlarım, aslında `çizmeyi aşma´ diyorlar kibarca. Aşmak zorundayım, çünkü, bizlere üzerinde yaşama şansı verilen bu güzel coğrafyanın deniz, denizcilik, denizcileşmek sözcükleri ile çok derin ilişkisi var; bu nedenle her yazı denizle mutlaka bağlantılıdır. Bu bağlamda, yazılarımı, `bu vatanın her karış toprağı mutlaka denize bağlanır´ ve `süregiden her metinde aktardığım düşüncelerimin ana konusu her zaman denizdir´ ön tespitiyle okumanızı dilerim.

Sözcük Söylendikçe Anlam Değiştirir mi?

Şimdi bir tespite geçeyim. Bu tespitim, uzun zamandır türlü ortamlarda beni izleyen `bazı´ dostlarıma bir açıklamam olarak da anlaşılsın isterim. O dostlar ki, inancımın ipuçlarını taşıyan cümlelerimi biraz kendi meşreplerine uygun değerlendirerek okudular.

Bunun nedeni çok basit.

Her okuyan veya dinleyen, kendi bakış açısına koşut konuşmam veya yazmam gerektiğini düşünüyor da ondan. Bunu `becerebilir miyim´ sorusuna yanıtım `evet´, yapabilir miyim sorusuna yanıtım ise `hayır´ olur. Yapamam, çünkü ikiyüzlülüğün daniskası olur. Yapamam, çünkü davama ihanet olur.

Benim davam, ülkem ve içinde yer aldığı coğrafyanın dünyaya ışık olmasını sağlamak. Yani bu coğrafyada yaşayan insanları muasır medeniyetin üzerine çıkaracak bir düzen yaratmak. Benim gibi milyonlarca insan var bu davayı güden. `Benim düşünceme uygun konuş, yaz´ demek, bana ve benim gibi düşünenlere büyük haksızlıktır. Böyle söyleyenler, benim fikrimce, dogmacılığı bir türlü bırakamayanlardır.

Örneğin, laik sözcüğü.

Ne zaman söylenmişse söylenmiş, kim söylemişse söylemiş; bir sorundan kurtulmak için o günün koşullarında bulunan bir çıkış yolu. Şimdi, günümüzde hâlâ aynı yolu mu izleyeceğiz benzeri sorunları çözmek için. Bir milim ileri adım atmadan, asırlar önceki cümleleri mi kuracağız. O gün ne için söylenmişse söylenmiş; temelini insana hizmete dayandırsak ve üzerine birkaç tuğla da biz koysak, yani daha sarıp sarmalayan bir söyleme ulaşsak güzel olmaz mı?

Ben hangi taraftayım sorusuna yukarıdaki davamı hatırlatarak cevap verdim. Bu `dava´ üzerinde biraz kafa yormanızı, beni ondan sonra eleştirmenizi isterim. Lütfen unutmayın; neye olursa olsun inanan veya inanmayan, dindar olan ve dindar olmayan; aynı yurdu paylaştığınız, birbirlerinin özgürlüklerine saygılı insanlarla bir arada yaşamak için bir düzen kurmak zorundasınız. Temel insanî gerekliliktir bu.

TDK Güncel Türkçe Sözlük `dogmacılık´ ve `laiklik´ sözcüklerinin anlamları için aşağıdakileri vermiş:

Dogmacılık: Öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği varsayımlardan katı bir yöntemle önermeler türeten anlayış, dogmatizm.

Laiklik: Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması, laisizm.

Her yazım eleştirilebileceği gibi bu yazı da eleştiriye açıktır. Ama, lütfen, eleştiri ile karşı çıkma demek olan muhalefet sözcüklerini birbirinden ayırmak gerektiğini akılda tutun.

Pruvanız netâ olsun!

Yakup Korkmaz

Tuzla - İstanbul

202204231101

yakupkorkmaz.com © denizci’